Örümceklerin nasıl avlandığını hepimiz çok iyi biliriz. Önce güzel bir ağ örer, o ağa bir böcek takılır ve böcek takılınca da örümcek o böceği ağ üzerinde ambalajlayarak yakalar.
Hepimizin bildiği bu yöntem ilk etapta kulağa çok kolay geliyor. Fakat Oxford Üniversitesi’nden bilim adamlarının yaptıkları son keşfe göre, sistem çok daha kompleks ve sıradışı…
Neden mi? Sebebi şu…
Bütün gün etrafta uçuşan böceklerin üzeri, gezindikleri yerlerde üzerine yapışan polenlerle, kirleticilerle ve daha pek çok hava yoluyla taşınabilecek maddeyle kaplıdır.
Havada uçuşan her şeyin bir elektrikle yüklü olduğunu düşünecek olursak, bu durumda böcek başka bir elektrikle, polen başka bir elektrikle yüklüdür.
İlkokuldaki fen derslerimizden hatırlayacağımız üzere, zıt kutuplar birbirini çeker. Başka bir deyişle, bir maddenin bir diğer maddeye yapışabilmesi için zıt kutuplar olması gerekir. Dolayısıyla da polenin böceğin üzerine yapışabilmesi için, birinin artı yüklü diğerinin eksi yüklü olması şarttır.
Yün bir kazak giydiğimiz zaman saçlarımızın elektriklenmesi, bir kalemi kolumuza sürttükten sonra kağıdı havaya kaldırabilmesi hep bu nedenledir.
Aynı mantıkla, bir böceğin örümcek ağına yapışabilmesi için de yine birinin artı yüklü, diğerinin eksi yüklü olması gerekir. Fakat böcek üstü başı tertemiz bir şekilde değil, üzerinde polenlerle birlikte uçar.
Aynı kutuplar birbirlerini ittiği için, bildiğimiz fizik kurallarına göre bu durumda örümcek ağının polenleri yakalayamaması gerekir. Ancak üzeri polenle kaplı bir böceğin ağa yapışmaması demek, böceğin kolaylıkla kaçabilmesi anlamına gelecektir.
İşte tam bu aşamada hiç beklenmedik bir şey gerçekleşir. Örümcek ağı, hem böceğe hem de polene yapışır. İyi ama fizik kurallarına göre imkânsız olan bu durum, nasıl olur da gerçekleşir? Nasıl olur da, biz örümcek ağlarını inceleyince üzeri polen kaplı böceklerle karşılaşabiliriz?
Oxford Üniversitesi’nden bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre, bunun sebebi örümcek ağının fizik kurallarını alt üst eden çok kompleks bir özelliğe sahip olmasıdır.
Örümcek ağının tüm yüzeyini kaplayan elektrostatik özelliğe sahip madde, örümceğin hem uçan böcekleri hem de böceklerce taşınan kiri ve polenleri ve benzer tüm parçacıkları yakalamasını sağlar. Ancak bu kadarla kalmaz. Bu madde, örümcek ağı üzerinde sadece birkaç milimetrelik çok ufak bir alanda, dünyanın elektromanyetik alanını bozar ve böylece artı ya da eksi yüklü olup olmadığı fark etmeksizin her cismin üzerine yapışabilir.
Bilim adamlarının aklını yıllardır kurcalayan bir diğer soru da, nasıl olup da böceklerin örümcek ağını fark etmediğidir.
Birçok böcek, kendi bulundukları bölgede en ufak bir elektriksel değişiklik olsa, bunu hissedebilecek kadar hassas sensörlere sahiptir. Antenleri adeta bir elektronik sensör gibi çalışır. Antenin ucu, böceğin vücudunun geri kalanından farklı bir elektrik yükü ile yüklüdür. Böylece böcek, elektrik yüklü bir nesneye yaklaştığında, antenin ucu bu küçücük değişikliği dahi hisseder. Örneğin arılar, sahip oldukları çok güçlü sensörleri sayesinde farklı çiçeklerden yayılan elektrik alanlarını ya da başka arıları tespit edebilirler.
Bu kadar hassas sensörlere rağmen, örümcek ağını tespit edemeyip ağa yakalanmalarının sebebi ise, örümceğin milimetrelik bir bölge içerisinde Dünya’nın elektriksel alanını bozmasıdır.
Oxford Üniversitesi Zooloji bölümünden Prof. Fritz Vollrath’a göre; örümcek ağının fizik kurallarını değiştiren özelliğinden yola çıkarak, çevre kirliliği ile mücadele edilebilir.
Havadaki polenleri ve kirleticileri de yakalayabilen bir özelliğe sahip olduklarından, örümcek ağları endüstriyel sensör gibi kullanılabilir, dünyanın farklı yerlerinden örümcek ağları toplanıp incelenerek, bölgedeki hava kirliliği ve çevre kirliliği tespit edilebilir. Bu sistem, bugün kullanılan endüstriyel sensörlerden hem çok daha ucuz hem de çok daha yüksek bir verime sahip olacaktır.
Bu keşif, aynı zamanda havacılık endüstrisi açısından çok büyük bir öneme sahiptir.
Havada uçuşan tüm nesnelerde statik elektrik bulunur. Bir uçak bile gökyüzünde uçuşurken, etraf ne kadar boş görünürse görünsün, üzeri havadaki nesnelerden uçuşan statik elektrikle kaplanmaya başlar. Bu da bir risk oluşturur. Örneğin helikopterler, iniş yaparken üzerlerindeki statik elektriği aniden boşaltırlarsa, havaya uçarlar.
Eğer örümcek ağlarındaki Dünya’nın elektriksel ağını belirli bir bölge içerisinde etkisiz hale getirme özelliğini taklit edip, uçakları ve helikopterlerimizi bu malzeme ile kaplayabilirsek, o zaman havacılık tarihinin en büyük kazalarından biri olan Hindenburg felaketi gibi felaketlere karşı da tedbir almak ve daha güvenli uçuşlar gerçekleştirmek de mümkün olabilir.
© Da Vinci Bilim ve Teknoloji Derneği
Bu yazı dernek başkanımız tarafından kaleme alınmış orjinal bir makale olup herhangi bir dernek ya da kuruluşun sayfasında izinsiz olarak ve www.davinci-institute.org.tr ve www.mugekny.com adresleri kaynak gösterilmeden kullanılması telif hakkı ihlali kapsamındadır.